Popüler Yayınlar

24 Kasım 2016 Perşembe

Boşluksuz..


















Müziğin ritmindeki karmaşa sana, 
Dans ben, 
Sözler sana,
Gözler ben..
Reglinin karnına baskısı sana, 
Rakıdaki koku ben, 
Binlerce şiir sana,
Kelimeler ben,
İçinden geleni haykırmak sana,
Aşk deyip susmak ben, 
Gidilmemiş her dünya toprağı sana,
Hayaller ben,
Gökyüzü sana,
Toprak ben,
Kedileri seven sana,
Neyzen ben..
Aşkın sesi sana, 
Onu üflemek ben..
Üzgünüm demek sana,
Üzgün olan ben.
Herşeyde var olan sen,
Yok edilen ben.
Aşkın baygınlığıyla meşk etmek sana,
Gayb olan ben.
Hakkaniyete sığınan sana,
Garip olan ben.
Okyanuslar sana,
Karadeniz ben.
Nefes sana,
Kısık sesler, yutulan her harf ben.
Herşey senin.
Hiç ben.
Ney üflerim ben. 
Şiir filan yazarım, okumam tekrardan ama..
Velosipetim de var. Kafama eserim o yerindeyse, basar mahalle bakkalına giderim.
Dönerim erkenden eve..Ne yapsaydım. Nevresimlerdeki kokunu terk mi etseydim. ?
Bana yapılabilecek şeyler söyle!
Hayatımı kaplayan kokun, zıkkımın köküyle nasıl bir meşki diyar ediyor gayb diyarından.
Geveziliğin lüzumu yok. 
Ondan Lüzumsuz olduk her bir ferdin hayatında.
Yok bize yaradandan başka yaranan.
Dönüp dolaşırız türetildiğimiz balçığa..
Ne diyorduk?! Ağla gönlüm..ağla ağla..
Dur dur dur büyümek yok yahu..
Hem yok hem var..
Oturuşur öyle bir ağlaşırız ki kıskanır kahkahalar..
Ya hu..ya huuu..
Bu dünya kalmak için değil, yanmak içinmiş..

23 Kasım 2016 Çarşamba

Saklı Nefes




















Beklersin; çocuğun şeker pamuklarına hayranlığıyla..
Kadehindeki peynir parçasıyla, sabır nemlendirirken alnında.
Tek nokta - değer - dedirtir seni masanda, bekletir..
Nice mezarlıklarda Lüzumsuz adamlar yatarken..
Sen beklediğin gelmemişçesine kadehi dolaba kaldırırsın..
Beklemenin sabrıdır sufiliğimiz. Yoksa neden dönelim boşlukta?!
Merak etmezsin, üstümüzdeki tennuremizi, sikkemizi, siyah hırkamızı..
Mananın maddeden ağır olduğunun kanıtıdır üflememiz. Dinle!

Garibin Ruhuna diye okunan her mezar taşıdır adımız..
Duamız avuç içlerindeki Hüve-l Baki..
Senin her gelişin başkasının itişidir unutma..
Gönlünün kokusu sinmiş sanırsın, başkasının kokusuyla karışmadıysa..
Ya karıştıysa..
Çay'ı karıştırması bile güzeldi.

Şekeri sevmez ama çay'a da sormaz derdin ne diye.
Ateşlerde demlenen çayın,
Soğuduğunda acılaşmasını merak etmez Havva kızı..
Beni, Bizi, Sizi..Etmez merak..
Şikayet de etmez..

Herkesin kabuğu tek kişiliktir.
Ne sığabilirsin ne kırabilirsin.
Üfle?!
Nefesinin içine gir de üfle..
Kabuğun, yuvamdır. Girer girer sığınırım,
Yer varsa gelir,
Yoksa dert edinir,
Ölür ölür dirilirim.
Sen şimdi uyu ve dinlen.
Ruhuna sağlık, bedenine afiyet,
Bana aşk..
Hoşçakal.







19 Kasım 2016 Cumartesi

Gök-Yüzü















Yer-yüzü..
Yeryüzünün eşsiz bataklığına inat;
Gökyüzünün sonsuzluğusun..
Hatta bulutlar senin gamzelerin..

Sancılarla uyandım yine, gerçi hiç uyumadım ki..
Sırt ağrılarımı geçirmeyen ama acılarıma iyi gelen kurabiyeler yapsaydın keşke..
Hala yapamıyor musun, tarçınlı havuçlu kekleri?
Seninle aynı mutfakta sarılarak yemek yapmalıyız..

Kokteyller hazırlasak da, sen şekeri eritemezsin..öğrenemedin..
Midemiz de bulansa, böğrümüz de yansa, vicdanımız da sızlasa..
Seninle karşılıklı iki tek de atsak..
Kusmaya yine tek başına gideceğiz..iki kişi içsek de..
Demem şu ki..
Derviş de olsak, şukela da, vahdeti vucut da,
Gönlümü çaldın, ses etmedim..
Mesafelerden bahsediyorsun, karısı ölen adam ona aşkla bağlıyken hala..
Ayıp değilse de ayıplarım..

Gökyüzüsün..
Göğün tek yüzü..
Bulutlar gamzen, fırtınalar tutkun, yağmur huzur..
Ben neyinim,o muallak..
Muallak, muadil müezzinin müderrislerle mütemadiyen mübalağasıysa madem..
Eksiğimsin,
Onca gereksiz kelime içerisinde tek gerekli olansın..
Gönlüm, koltuğum, yatağım, gamzelerim boş..

Yer-yüzü
Zeminin kayganlığında hareket ettirilen kelimeler.
Gök-yüzünün sonsuzluğuna bırakıldı..
Araftaki biz gariplerin seçebildiği bağzı kelimeleri de sen oluşturdun işte..
Meselenin başlangıcı-sonu bundan ibaretti..
Biz konuyu yerden göğe yanlış anlamışız,
Eksiği bize, fazlası size..

Ve sen hala okuyorsun..
Hiç bitmeyen, başlanmayan, yazılmayan,
İç sesle yüreğine bağışlanan cümle partiküllerini okuyorsun..
Hee, unutmadan..
Unutursan adımı..bir adım da gelir, fısıldarım..
Balığım ben..
Sudaki şeklim işte buradan gelir..
Gökten yere yağan suyun adıyım..




11 Kasım 2016 Cuma

Anne ben görmemiştimDi..













Fütursuz laflara aldırış etme çocuk,
Belli ki sen de herkesin görmediği birşey var..
Alışma, alıştırma,
Belli ki sen de itilenlerdensin - İtsinlerDİ*
Göklerden in de, biraz konuşalım.
Umutlanma, umudunu sustur..
Hayallere kalp masajı yapmayı bırak,
Galataya hasret deniz kenarından ırak,
Şöylesi mangalsız bir canpare yeşillikte..
Bırakılan herkese ters, herkesin görmediği birşey olsun içimiz..
Dibimiz çamur, avucumuz çamur, gönlümüz kuru ot yığını,
Kalpten eser yok.
Gerçi ülkede bırakılan tüm eserler çalınırDI. Örf ve adetler.!
Beynimiz, ciğerimiz yağmalandı be çocuk.
Her gelen daha sert tekmeledi pati büyüklüğündeki gönlümüzü..
Siktir et diye diye unutulur sandımDI,
Herkesin görmediği birşey vardı..
Herkes görmüş, ben geç kalanlardanmışım..
Gereksiz sıra beklemişiz ahir zamanda.
Görmediğimi görmemişDİ..
Yolculuklar içimize doğru başlamalı..
Daha yağmurlar başlamadı,
Hayaller toprağa akmadı, üstü örtülmedi.
Kaburgalarımız kalbimizi örter de ben sana örtü olmaz mıyım?
OlmazmışDI..