Popüler Yayınlar

7 Ocak 2016 Perşembe

Lüzumsuz adam.

1948'de SAİT FAİK BULMUŞ BU İSMİ..LÜZUMSUZ ADAM..HİÇ OKUMADIM. GÖRMEDİM DE..BUNCA YIL SONRA UYANDIM ZİHİNDE BU İSİMLE..KENDİME LÜZMUNDAN FAZLA LÜZUMSUZ GELEREK..KENDİSİNİ DE ÇOK SEVMEM, GÜZEL UYUSUN...

Aydınlanmanın lüzumsuzluğunda yaşamanın faydası ne olabilir diye düşünerek başlanan kısa bir döngü..
Sessizliğin rahatsızlığında rahatına düşkün olunan koltuklara oturan kocaman mabadlar..
Yaşam ömrünün uzatmaya çalışan yaşlı yandaşlar..Yazık..Ölüm zaten var..
Camlara üflenen solukla parmakların yazdığını avuç içinin kabullenmeyişi..Acımasız..
Çırpınmanın çığlığı, yakarışın dinginliği getirdiği, sokak satıcısı amcanın benden götürdüğü ömrümden bin ömürler..
Kabak kemane, keman - Rakı, şarap - Piyano, garmoşka , yaratan, yaratılan ikilemindeki tekdüze düşünce..
Korkanın anneyi arayışı ve sığınacak ne bir anne, ne bir büzülüp yatacak yatak varlığı..Battaniye huzur..
Dön be çocuk..Semazenler gibi uçuşsun eteklerin..Düşünme var olmayı, boşlukta dönen dünyanın hatırına..
Sev sen de avuçiçlerinin terleye terleye..Utanmadan, usanmadan..
Yaşına, başına bakmadan bin bisiklete, tekerlekli sandalyeye oturmadan önce..
Dort kollu tahta yaradan gemisine binmeden evvel gör..
Kulak ver ruhuma..
Yaradanın benim içime üflediği ruhlardan nasibini alan her insancık zerresini inkar etmeden..
Gönül acımayınca, gözün yaşarmadığı dünyamıza hoş gel..
Hoş geldin kadınım, hoş geldin diyen Nazım'ın hatırına..
Kadının kulağıyla, erkeğin gözüyle sevdiği koskoca dünyaya hoş gel..
Gelen, göçen, göçmek üzere olan, anne karnına düşen milyonlarca ruh hatırına..
Yazık..Köpeklerin koşturduğu küçük çocuğun korkusu ne olacak ?
Boğulmanın kelimesinden ürken bizler için, gece sularında yutkunamayan güzel küçük adamlar..
Bizler..İnsan suretleri..Kulak ver..
Yaradanın içime üflediği bu ses..yalan söylemeyecek kadar yaşlanan bu ses..
Gönül desen, sensiz gönül değil..bokpüsür..
Biz insancıklar senin tanrısal suretine boyun eğmişiz..Dön de bir bak kullarına..Kimler haklı, kimler hakkı..
Off söylenme..Söyle..Senin ağzından çıkan her kelime bizlere nasihat..
Babaya oğul olmayı, oğula adam olmayı öğreten sen..
Gizillerinden kurtul ve çık de ki..
O tek ve birdir..
Kurduğun dünya bize..Mahvıperişan hale getirdiğimiz sana..
Boşluğa bıraktığın dönen hayatlar bize, toparlaması sana..
Sen yücesin..Sen ilimsin..Sen O'sun..Olduran..Öldüren..
Biz senin tek bir suretinin hayaliyle yaşayan ölüler..
Son sözün hep siktir et olduğu dünyaya kulak ver..
Hevesin, harflerin, soluğun manasızlaştığı hayatı daha güzel ne açıklayabilir ki..
Siktir et..



Endişe..

Endişe, bizim gibi küçük insanların ruhlarına gizlenmiş kocaman yüreklerdir
Parfümün dansındaki pancarın gizemi gibi yürekler..
Bizler..Babalar, oğullar, aşıklar, körler, yananlar, el açanlar, diz çökenler..
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan bizler.
Yüreğindeki sevgiyle dağları aşıp anasına, sevgilisine, eşine, kızına koşan küçük görünümlü büyük adamlar.
Kanuna karşı gelmek istemeyip, kanun yapıcı olmaya çalışan ve Er'inden başkasını düşlemeyen güzel kıvrımlara sahip eşler.
Sizler..Dünya nüfusunun en az yarısını oluşturanlar sizler..
Bizleri çocuk yaşta adam yapmaya uğraşıp 30'unda sonra insan yapabilen sizler..
Size sığınan yüreklerin zerresindeyiz.
İçinizdeki nefese, küçük soluğunuza muhtaç adamlarız..
Biz kim miyiz?
Dünya nüfusunun yarısına yakınını oluşturan, Babalar ve oğulları..
Var olun..Var ettiğiniz her yaratılanla, var olun..

4 Ocak 2016 Pazartesi

Nefesimi Al Şans.



















Gökyüzünün eşsiz griliğinde
Hayatın boktan şanssızlığında
İnsanoğlunun bu denli insanın oğlu olmadığı zamanlarda
ve benim benden çıkıp sen olduğum süre zarfında
Zamanın ne yersiz
Yerin ne zamansız olduğunu görüp
Görmenin solumanın dışındaki acıları retinasında barındırdığına,
Barınmanın insan kalbinden çok toprak dışında bir yerde olamayacağına,
Olanaksızlıklar sultanının aslında bir at hırsızına benzediğine
Benzemez kimse sana diye yıllarca bağırınıp dururken aslında kimsenin kimseye benzemediğini
İnsanların tamamının boktan ve çamurdan yapıldığına yine boktan bir yılı geride bırakırken 30lu yaşlarımın sonunda karar verdim.
Sadece değerlimiz, kıymetlimiz, zat-ı muhterem, payitahtın tek sahibi, güzel yüzlümüz, canımız kanımız olan bu güzel gözlü sarrafımız, kalbimizin anahtarı, gözümüzün nuru, etimizin kanımızın son damlası hariç..
Kat-i sürette ve katiyen ve asla
O hariç..
Nefesimi alacaksa alan şans, bizlere hangi dünyada görünürse kabulümüz.
Bekler, yaşar, zevkle ölürüz.
Dirilir yine bekleriz.
Bizler bu dünyada yürüyen ölüler olarak yaşamayı Sultanımıza hak biliriz.
Yaradanına yaradanımıza aşkla..