Popüler Yayınlar

26 Ekim 2018 Cuma

Roman'ın Hikayesi















İstanbul'un taş duvarları arasındaki güzel esinti.
Çayımın buharı, kalyanın elma kokusu, Cihangir'in esnafı..
Göç etmiş ya da ettirilmiş,
Barok mimariyle teneke evler arasına sıkıştırılmış 72,5 millet.
Ben o buçukluk kısmının müziğiyle cenk ediyorum.
Don Kişot olmasam ne fayda?
Tüm arnavut yokuşları Atatürk Heykeline çıkmıyor mu?

Kestane mevsimi döngüselliği az kalıyor.
Hızıma yetişemiyor..şehirleşme ve yozlaşma
Gitmeyen bilmez ama gitmeye de çalışmaz.
Hikayeleri yaratmaktansa dinlemek daha zahmetsizdir.
Biz hep kolayına kaçtık.

Kazancı yokuşundan tünele kadar yürümemişsen,
Kestaneci arabasında gizlice ısınmayıp,
Sonbaharın dar, dapdar geçitlerinden tüyüp,
Avuçlarında sevgilinin yahut çayın mahremini tutmadıysan,
1 eksiksin demektir.
İkimizden 1 fazla da yaratamadık ya, suç kimin?

Tamamlanamayan bir gösterişli yapısın ey Galata.
Suriye Pasajı'nın Terkos'tan bir Tokatlıyan Han kadar farkı var.
Her damar sonunda kalbe ulaşmıyor mu?
Suç bağımsızların.

Kahveler küçük fincanlarda çok mu şirin ki.
Bol telveli olanını cezveden hep birlikte içmedikçe,
Ekmeğini paylaşmanın anlamsızlığı sonbaharda başına anca dank eder.
Geriye bırakılan bahçelerdeki yasemin kokusu da cabası.

Gönderildik.!
Memleketten, gönülden,ordudan,uzak uzak meydanlardan..
İstiklal'e kadar.
Bize kalan çalgılarımız ve bir avuç sahil kenarı kestanesi.
Kabuklarının çıtırdaması bize sürgünden kalan yağmur şifası gibi.
Parmaklarımız yandı.
"Kendinize iyi bakın" diyebilecek analarımızın dilini de kaybettik.
Kurban olunurdu, Olduk..Gönderildik.

Yanı başımızdan geçen binlercesi bizi görmez.
Sen de beni görmemiştin.
İstanbul'un iki yakası gibiydim.
İki yakam bir araya gelmezdi, hala da öyle..
Kollarımızın ulaşacağı son noktaydı, uzattıkça uzattık.

Kestane mevsimiydi.
Romanlar boğazları acımadan büyük sesleriyle akordeon çalıyorlardı.
Elleri üşümez,
Çay içmez,
Çoğu sakat
Ve
Kestane yemezlerdi.
Bana hep sürgünü hatırlattılar.
Canımı acıta acıta, üstümde tepindi ritmleri.
Herkesin hayatındaki göçlerin alameti farikası
Cihangir'de başlayıp, cihangir''de son bulması..
Ne kaderdir ne dram.
Melodikadır ve kedidir belki..

Çay yanındaki minik kurabiyeler.
Sonbaharın şatafatlı hayatlarımıza bıraktığı içe dönüşümün bir özetidir.
Beni herkes dinlemez ve sevmez.
Florin'e sorun ve ondan dinleyin.
Bu O'nun hikayesi.
İstanbul'un taş duvarları arasındaki güzel esinti.
Çayımın buharı, kalyanın elma kokusu, Cihangir'in esnafı..
Buçuk millet benim acım,
O'nun hikayesi.