Popüler Yayınlar

23 Haziran 2016 Perşembe

Tanrıçaların peşinde koştuğu Kadın..














Kıskançlık damarlarımızın basınca dayanamadığı bunaltıcı günlerin serinleticisi..
Sabırsız günlerin, ardı ardına boy gösterdiği küçük öyküler..
Arjantin kasabalarındaki renkli araflardan izlenen tek göz odalar..
Lüzum var mı bunca his ve anıya, yoktur eminim..
Bizler, Romalılardan, Orhun yazıtlarından, Şeyh Sadi Şirazi'den aşkı öğrenen yeni yetmeler..
Öğrenemiyoruz, daralıyoruz, bekleyemiyoruz. Halbuki her otobüs durağının üstü kapalı.
Ve her yerde yazıyor bu illet hastalık..Çaresizliğin kısırdöngüsü..
Başa sarmaktansa sondan başa ilermeyi öğrendiğimiz hayat da cabası..

Binlerce güzel kadının milyonlarca yağız hayranlığına kayıtsız kalamayız da,
Kaydedilmeyen hafızalara senin o bakışlarını saklayabiliriz, ne dersin?
Kaybedilen onca ruhun, eskimiş, kullanılmayarak en dibe çökmüş hali..
İstediğimiz o işte..Tam ortadaki.
Mahiyetinde kadıncıklar barındıran, barınak altındaki sofamızda..

Şarabın da, çayın da içindeki kan renginin suyla birleşmesi gibi o ruh..
Melankolinin, meyan kökü ve bir kelamla 8. hal aldığı gerçeğindeki ruhun.
Gizlediğimiz karakterin sende halden hale girmesi de asıl lüzumsuzu..
Lüzum; çarşıdaki dolanan ruhun aksine içindeki ruhu çekip bedenine oturtmaya çalışmak ise,
Direnme artık..
Zamanı bırak..İyi ya da kötü o bizsiz de dönecektir.
Zaten doğru zamanda kaybolmuş insan görülmüş şey mi hiç?
Kollarını ve dudaklarını aç ki, yerleşsin soyutlanmış dünyamızdaki her damlaya.
Molyerden, Mevlana'ya öğüt veren tüm dostlara selam,
Sana aşk..

Hasretle..Gökoğuz..



Hiç yorum yok: