Popüler Yayınlar

3 Kasım 2017 Cuma

Av Mevsimi















Ölüm gibi bir şeydi.
Ne yar'a, ne yaren'e, ne nazen'e yaradı.
Nar suyu kıvamında bir şeydi.
Hali vakti yerindeydi ama duman gibiydi.
Varı yoğu belirsizlikler içerisinde bir silüet.
Uzun uzun mektuplara gerek duymazdı,
Her canlı gibi boşluğa sayısız küfür savururdu,
Olanlar oldu, O da gitti.

Ölüm gibi bir şeydi.
Bir gidişini gördüm, bir de doğumunu duydum.
Büyümesine, serpilmesine, gülüşüne şahit olamadım.
Güzel ağzının kenarından akan 2 gram mandalina suyuna şahit oldum ama.

Av mevsimiydi sanıyorum.
Balıklar avlanıyordu hatıratlarda.
Soğuklar iyiden iyiye kötüydü. Fazlaca ayaz.
Hep battaniye hasreti çektik, Geçti mi? Hayır.

Normal insanlar gibi sevemedik.
Gidişinden eser yok.
Çocuğu olmuş diyorlar.
Desinler, güzeldir evlat.
Cepte umutlar vardı.
Şimdi çeşnigir sofrasında fotoğraflar, el dokuması resimler.

Ne denir ki..
"Balalayka" tam bir zirzop çalgısı.
Ve "nar'ın" tadı tıpkı "narin" gibi.
Ölüm ise son nokta değil, 4 harftir.
Reçel kavanozunun üzerindeki desenli örtü ise her daim bizi eskilere götürür.
Bunlar bir şairin asla vazgeçemediği 4 yapraklı yoncasıdır.
Sen kendini merak etme, sen köklerisin, benim köklerim.

Yağmur mevsimi geldi. Av mevsimiydi sanıyorum.
Topraktan çıkan her canlıya acımadan ateş eden Tanrıların arasında kalmıştık yine.
Çamura karışan her bir fert, bir eşeyli,eşeysiz, sporla, spermle üremenin sonucuydu.
Hepsi aşktandı.
Hepimizi aşkla yaradan Tanrı, bizi aşkla öldürmüştü.







Hiç yorum yok: