En çok senden dinlemeyi severdim ninnileri,
Basra körfezindeki savaşın ortasında öğrettiğin dualarla.
Zaten başka ninni okuyanım da olmadı benim.
Babamın nönette olduğu gecelerin birinde öğrenmiştim ilk dua etmeyi de,
Evin bana ilk emanet edildiği günlerde.
Babamın montu ve kaşkolu, senin seccadendi sizi örnek almamı sağlayan:
Üzerinde soğuk soğuk kokuların olduğu kaşkolun aksine seccadenin yüz sürülen yeri hep sıcaktı.
Babamın sinirlenince bana kurşun fırlatması ve senin gazeteden kuponla alınan tabakları fırlatmandı tek ortak yanınız.
Bir de severken ağzınızdaki ortak alfabe 'Eşşek Herif '.
En çok senden dinlemeyi severdim ben ninnileri.
Sahi, hiç söyledin mi?
Yüzünün aldığı şekli severdim ben.
Daha bir güzelleşirdi yüzün, hikayeleri yüzündeki kırışıklıklara gizlediğin yüzün.
Hastalıkların, ayrılıkların,özlemlerin güzel yüzünden gitmedi ki hiç..
Ne de severdin beni..he??
Ben de seni..
En çok da sigara paketimi alıp gizlediğin zamanlardaki yalan söyleyemeyişini.
Yüzün gülerken anlardım hep neden kızlık soyadının Gül olduğunu..
Yakışırdı sana gülmek, her kadına yakıştığı gibi.
Ama yakıştıramadım sana
Mevlana ekmek fırınından Bimarhane Cami'ne taşımayı..sevemedim,alışamadım.
Ne işin vardı ki 4 kollu japon su bitkilerinin üzerinde?
Beyazları hep yakıştırmıştım halbuki sana..
O güne kadar hep yakıştırmıştım.
Koskoca babamın ağladığı ilk ve tek gün yakıştıramadım ama..
Ninni söyleyemediğin her gün aradım seni.
Yeni dualar öğretemediğin, gazetelerin her yeni tabak fırsatı diye çarşaf çarşaf bastığı günlerde..
Sigara paketlerim her gün ortada artık.
Gizleyen yok ki.
Yeni bir anımız daha olsun istedim.
Senin büyüdüğünü ve yaşlandığını göremediğim o basra körfezindeki savaşlara binlerce yenisi eklendiğinde bile..
Sahi, sizin hiç anneniz öldü mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder